Bodrum’da herhangi bir tekne turuna katıldıysanız, daha önce Akvaryum Koyu‘nda yüzdünüz demektir. 💙 Yarışmaya benim de “tatilci” olarak katıldığım zamanlarda, her tatilimizde mutlaka bir günlük tekne turu yapılıyor. Bildiğim kadarıyla teknelerin tamamı da Akvaryum’a uğruyor, yani aslında Akvaryum Koyu defalarca gördüğüm bir koy sayılıyor…
Sayılmazmış. 😳 Meğer Akvaryum Koyu’nu aslında görmemişim. 😇
Hikayemiz, Bitez‘e ilk taşındığım zamanlarda birinin çıkıp “Akvaryum koyuna yürüyüş yapabilirsiniz” demesiyle başlıyor. Artık malumunuz, sizden-ordan burdan gelen her öneriyi küçük-büyük demeden not aldığım kocaman bir listem var. 😊 Akvaryum Koyu yakın mesafede olunca, bir de tabii “yürümek” favori seyahat yöntemim olduğu için; bu öneri zamanla listenin en “NEDEN HALA YAPMIYORUZ?? 😖” maddelerinden birine dönüşüyor. Bayram tatilinin gelmesine yakın, şu yazıda anlattığım sebeplerle, ertelediğim tüm maddeleri küçücük tatile sığdırma telaşına düşüyorum ve işe “Akvaryum Koyu’na Trekking” maddesiyle başlıyorum. 🏃
Bitez’den Akvaryum Koyu’na Yürüyüş
Bitez’den Akvaryum Koyu’na yürüyüş hikayemize geçmeden önce, koya çok aşina olmayanlar için kısa bir bilgi geçeyim. Akvaryum Koyu (Adaboğazı), Gümbet ile Bitez arasından uzanan bir yarımadacığın denizi. Yarım adanın hemen önünde Görecik Adası (İç Ada) yer alıyor, bir diğer adı olan “Adaboğazı” buradan geliyor. Arada kalmasının ve tesissizliğin avantajıyla koy tertemiz, pırıl pırıl, turkuazlar ötesi; yetmezmiş gibi kumluk ve alttaki deniz canlılarını akvaryummuşçasına görebileceğiniz kadar berrak. 💙
Beklenen yürüyüşe Bitez Marina‘dan başlıyoruz. Buradan denizi takip ederek yarımada boyunca yürüyeceğimizi biliyoruz ama, internette rota hakkında da, bizi nasıl bir yolun beklediği hakkında da pek bir bilgi yok. Kahvaltımızı yaparken kıdemli Bodrumlulara soruyoruz, cevap olarak ya “tekne” diyorlar, ya da “düz gidin işte” diye geçiştiriyorlar. Biz de düz gitmeye başlıyoruz… (Yol boyunca en az 356 kez “doğru mu gidiyoruz acaba?” dediğimizden, aynı deneyimi yaşamak isteyenler -veya yürüyerek değil blogdan gezmek isteyenler- için bol bol fotoğraf çektim. Yazının sonunda rotamızın haritası ve mini trekking tavsiyeleri de var. 😇 )
“Akvaryum Koyu” diyoruz ama, yürüyüş yaparken görüyoruz ki, burası aslında birçok küçük koydan oluşan bir cennet! Yukarıda gördüğünüz fotoğraf, karşınıza çıkacak ilk koy. Biz hedef odaklı bir topluluk olarak Akvaryum Koyu‘na ulaşana kadar devam edelim dedik. Ama daha ikinci koy itibarıyla dayanamayıp neredeyse her koyda kendimizi suya attık. Size de 1 koy bile kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. 💙
Tam bu noktada ufak bir “doğru mu gidiyoruz acaba?” tavsiyesi: Aslında siz yolu takip ediyorsunuz ve yol sizi götürüyor. Ama sık sık yolun ikiye ayrıldığı noktalara geleceksiniz; deniz tarafındaki yön bahsettiğim ufak koylara iniyor, soldaki yol ise hedefinize dümdüz gidiyor. Eğer karşınıza otların arasından zor geçeceğiniz kadar birleştiği bir patikacık çıkarsa zorlamayın, bilin ki yanlış yoldasınız, hemen geri dönüp diğer patikadan ilerlemeniz gerekiyor. 🏃
Akvaryum Koyu dedikleri…
Yarımadacığa Bitez’den düz devam ettiğinizde tüm bu muhteşem koylarla karşılaşıyorsunuz. Yaklaşık 5 koy sonra, alttaki haritada da görebileceğiniz gibi, “Akvaryum Koyu” olarak “bilinen” asıl koyun tam arkasına gelmiş oluyorsunuz. Tura düz devam etmek de mümkün gözüküyor; ama biz biraz zorlayan bir tırmanışla direk öbür tarafa geçmeyi tercih ettik. – ⚠️ Bu yazı yayınlandıktan sonra, bizim rotamızdan tam bu aşamada çıkıp düz devam eden okuyucumuzdan aldığımız bilgiye göre; yol aşırı zorlaşıyor ve kesinlikle tehlikeli bir hal oluyor. Lütfen yazının sonundaki haritaya göre ilerleyin! ⚠️ –
Haritadaki rotamızı izlerseniz, su sarnıcını gördüğünüz anda yolculuğunuzun tamamlandığını anlayabilirsiniz! 🏆 Denize doğru ilerlediğinizde zaten tekneleri göreceksiniz; etrafta ilk defa kuş seslerinden başka sesler olacak. Tepedeki manzaranın tadını biraz çıkardıktan sonra, bu kez taşlı değil dikenli bir yolu atlatıyorsunuz ve deniz kenarına varıyorsunuz. Denizde tekneden inmiş tatilciler var ama deniz kıyısı bomboş, yine sadece sizin! 💙
Akvaryum Koyu‘nu panaromik bir manzara ile gören o tepeye geldiğimizde, bizi kıyıya doğru yanaşan cıstak cıstak bir tekne karşılıyor. ⛵️ Böylece tatilcilik ile Bodrumluculuk arasındaki çizgi çizilmiş sayılıyor: Yaklaşık 1 saattir doğa sesleri içinde birbirinden nefis manzaralardan geçiyor, o koy senin bu koy benim yüzüyor, Akvaryum Koyu’nun içinde alternatif bir Akvaryum Koyu keşfediyoruz. 💙 Teknedeki tüm bunları kaçıran deniz severleri düşününce, “bilinen” Bodrum’un içinde “alternatif” bir Bodrum bulduğumuz için çok mutluyuz! 😇
Günün geri kalanını (Saat 10’da yola çıktık, 12 olmadan cennet locamızda yerimizi almıştık) Akvaryum Koyu‘nda sakin-sessiz, denizi sevmelere doyamayarak geçiriyoruz. İç Ada‘dan koya yüzen ördek ve kazlara da denk gelince “tamamız” diyor ve dönüş yoluna geçiyoruz.
İçinizi rahatlatması için söyleyeyim; onca yüzme yorgunluğuna rağmen dönüş daha hızlı oluyor. Bitez sahiline vardığımızda; bayram tatili vesilesiyle değil plajın, denizin içinin bile fena halde kalabalık olduğunu gördüğümüzde hepimizin aklından aynı şey geçiyor…
Hani bir başka cennet olan Kargıcak Koyu‘na ilk görüşte aşık olduğumda, size “Bodrum‘da sadece bazı yollardan geçmeyi göze alanların bildiği başka bir Bodrum var aslında” yazmıştım ya; çok kez geldiğim bu koya bu kez tekneyle değil, mis gibi bir trekking hikayesi ile geldiğim için daha mutlu olamazdım galiba. 😇 Fotoğraflardan anlayabileceğiniz gibi Bitez’den Akvaryum Koyu’na giden yol çok da kolay bir rota değil, biliyorum, ama yine de “trekking ile alakası olmayanlar için bile başarılabilir ve yollara düşmeye fazlasıyla değer” diyerek herkese tavsiye ediyorum…
Yeni başlayanlar için mini trekking tavsiyeleri
🏃 Sakın “plaja gidiyoruz” diyerek yola terlikle çıkmayın; zemin dağ-taş-tepe, minimum yürüyüş ayakkabısı gerektiriyor.
🏃 Yol hem taşlı, hem kaygan. Bir ayağımızı sağlam bastığımızdan emin olmadan diğerini atmadığımız sürece sıkıntısı yok, ama yine de tek başınıza gitmemeye çalışın, birbirinize tutunun. 😊
🏃 Şapka ve güneş kremi çok önemli. Ekimden beri Bodrum’dayım ilk kez bu kadar yandım!
🏃 Bu tarz “karadan ulaşım olmayan” koylarda tesis yok; içeceklerinizi bol buz ile birlikte dondurulmuş gıda torbalarına koyarsanız gün boyunca buz gibi kalıyor. (Metro-Carrefour gibi marketlerden bulabilirsiniz) Biraz da soğuk sandviç eklediniz mi tamamsınız.
🏃 O koylardan ayrılmak istemeyeceksiniz, gün batımını da orada yapmak isteyeceksiniz. 😍 Kendinizi frenleyin, karanlığa kalmadan dönün. Dönüşte tatilci dostlarımızla beraber Bitez Sahili’nde rakıya oturun; harika bir Bodrum günü geçirmenizi kutlayın.🎈
Bodrum’da yaşayanlar için bonus tavsiye: Mümkünse siz de bu tatilde “yarın dönmüyoruz ya!” diyerek ertelediğiniz şeyleri artık yapın; Bodrum içinde alternatif bir Bodrum yaşayın. 😇 (Deneyimlerinizi-önerilerinizi paylaşmak isterseniz sizi şuraya alalım. 🙏)
Herkese şimdiden musmutlu, Bodrum dolu bayramlar! 😙
Mini 2019 Güncellemesi
📌 Bu yazıdan sonra Akvaryum Koyu yürüyüşçülerinin sayısı her yıl arttı; ve geçtiğimiz yıl Bodrum Leleg Yolu rotasına dahil edildi. Anlayacağınız, artık favori rotamızı hafta sonları bu kadar sakin bulamayabilirsiniz; günün erken saatlerini ve hafta içi yürüyüşlerini tercih etmenizi öneririm. 😇
📹 Geçen yaz Akvaryum Koyu’na yaptığımız sayısız yürüyüşten birinin videolarına şuradan göz atabilirsiniz.
🏝️ Bodrum’daki az bilinen ve favorimiz olan diğer koylar için şu yazımıza bekleriz…