A planlarının en temizi: İşine aynen devam etmek.
“
Bodrum’a taşındım” dediğim anda aldığım şablon tepki “
e iş olayını ne yaptın?” olduğuna göre,
önce kendi hikayemden başlayayım. Aslında
bu blog’a yazdığım ilk yazıda Bodrum’a taşınmamı sağlayan taşların nasıl yerine oturduğunu uzun uzun anlatmıştım.
Uzun hikayenin kısası, tam zamanlı olarak çalıştığım bir işim zaten hali hazırda vardı ve evden çalışıyordum. Dolayısıyla sabah saat 8’de kalkıp iş başı yapacak tam zamanlı disiplini koruduğum sürece dünyanın her yerinden çalışabilecek kadar şanslıydım. 🐮
Hem tam zamanlı, hem de dışarıdan çalışmalı bir işi sadece icra etmesi değil, bulması da çok zor. Bana bu şartları ilk etapta sağlayan şey, çalıştığım firmanın bir İstanbul ofisi olmasına rağmen, içinde bulunduğum ekibin tamamının Ankara’da olmasıydı. Yani zaten birbirimizin yamacından çalışamadığımız için, İstanbul’da olmamla Bodrum’da olmam arasında onlar açısından fark eden bir şey olmayacaktı.
Aslına bakarsanız, internet üzerinden çalıştığınız, hatta yan odadaki iş arkadaşınızla bile internetten yazıştığınız bir iş yapıyorsanız; işverenleriniz de kafa insanlarsa, onları azar azar evden çalışmanız fikrine alıştırarak zamanla benim hikayeme gelebilirsiniz. 😇 Burada kritik nokta o güveni kazanmanız, evden çalışırken ofisteki performansınızı aşmanız. 🐮 Bir süre sonra onlar da siz de göreceksiniz ki, ofis ortamı aslında, yok yemeğe çıkmalar, yok sigaraya kaçmalar, yok muhabbete dalmalar derken gerçekten verimi düşüren bir şey. Buradan hepimiz adına yetkililere sesleniyorum: Sene 2015 neree, ofisler niye?! 😁
En ideal cevap: Freelance’çilik!
Yukarıda anlattığım şükela senaryoda bulabileceğiniz tek eksi, zamanınızın yönetiminin size ait olmaması, yani şu her zamanki 9-6 kafası. Evet, disiplinli biriyseniz, her sabah Bodrum’un denize sıfıre başka bir kafesini ofisiniz ilan edebilir ve mutlu mesut yaşayabilirsiniz. “Yok ben öyle istemiyorum, istediğim zaman gezeyim istediğim zaman çalışayım“ derseniz, sizi en sevdiğimiz ve en nefret ettiğimiz sektörgil olan “freelance” çalışma yordamına bekleriz!
Şu an zaten freelance çalışma konusunda az buçuk birikiminiz varsa, yapmanız gereken tek şey çalıştığınız bünyelere Bodrum’a taşındığınızda hiçbir şeyin değişmeyeceğinin güvenini vermeniz, ve her gerektiğinde uçak parasından gocunmayıp toplantılara koşuvermeniz. Henüz freelance işler almıyorsanız ve niyeti çizdiyseniz, size önerim ise bir an önce başlamanız! Freelance “düzenli” geliri olan bir hayat tarzı olmadığı için çalıştığınız mecraları her zaman çok alternatifli tutmanızı gerektiriyor. Bir iş patlasa, o ayı diğeri kurtarıyor. Ve o alternatiflerin birikmesi için uzun zaman geçmesi gerekiyor.
Ne zaman baktınız ki freelance olarak yaptığınız işler 1 yıldır geçiminizi sağlamanıza yetiyor; o zaman “burada geçiniyorsam Bodrum’da haydi haydi geçinirim” diyerek HAYDİ butonunuza basmanızın zamanı geliyor. 🙂
Sözelciyseniz sırtınız yere gelmez ki...
Sözelci bünyeler için freelance imkanlarının her zaman daha geniş olduğu malumumuz. Basit ve her zaman geçerli bir örnek; Bodrum’da yaşayan tanıdıklarımın bir kısmı serbest yazarlık yapıyor, daha büyük bir çoğunluğu ise çeviri. Belli bir seviyede bir yabancı diliniz varsa ve sabırlı bir kişiyseniz, çeviri işlerine rahatlıkla bulaşabilirsiniz.
“Yok almayayım, ben mümkünse Türkçe yazayım, bak onu yazarım” diyorsanız, Google’da ufak bir “freelance yazar” araması yapın ve denemeye başlayın. Yazarım diye demiyorum, yazmak kadar güzel bir iş daha yok. ❤️✏️ Ve muhtemelen sizde -en azından ilgi duyduğunuz konularda- yazacak potansiyel var ama haberiniz yok! Sadece yeni bir yere taşınmakla kalmaz, bu yaştan sonra yepisyeni bir de meslek edinizseniz, sizden güzeli var mı?
Son çare olarak, sözelciyseniz sizi “sosyal medya” ortamlarına davet ediyorum, zaten herkes oralarda! “Üç-beş sayfanın yönetimini alırsınız, gül gibi yaşarsınız” klişesinin ucu Bodrum’da da her zaman açık… 😜
Peki ya ajans çocukları?
Jenerasyonumuzun yarısının ajans çocuğu olduğunu göz önünde bulundurursak, Bodrum’da da ajans kökenli bir sürü insanla tanıştığımı sanırım yadırgamazsınız. Bodrum’da İstanbul’daki gibi 152236 ajans yok, ama ajanslar var. Çıkardıkları işleri tartışmayacağım ama, nicelik olarak az oldukları için oldukça iyi durumdalar, güçlü yerel müşterileri var. Bu ajanslara freelance çalışma yolunu da zorlayabilirsiniz, hemen şimdi tam zamanlı iş başvurularınıza da başlayabilirsiniz. Ajans sektörü burada İstanbul’un oldukça gerisinde, sizi havada kaparlar. 😊 Ancak maaşınızın İstanbul ajanslarına oranla üçte birlere kadar düşeceğini bilmenizde fayda var…
Kendi firmamı kursam, olma mı?
Bodrum’a taşınma rehberiniz olma misyonunu üstlendiysem, tavsiye etmiyorum. Öncelikle bence kendi işini kurmak = freelance’in en üst modeli. Freelance çalışmak sürekli bir ‘düzensiz gelir’ stresi getiriyorsa, kendi işini yapmak bunun çok daha beteri. İş kurmak kolay iş değil, bilen biliyor, o işi oturtmanız en az 2 yıl sürüyor. Ve o 2 yıl, herhangi bir işte maaşlı olarak çalışmanızdan çok daha fazla çalışarak, çok daha fazla stres yaşayarak geçiyor. Sonunda mutlu sona ulaşma ihtimaliniz tabi ki var ama, kimse hayatının 2 yılını çöpe atmasın bana kalırsa. Hele hele Bodrum’da! Ufak bir istisna: Zaten hali hazırda yaşadığınız şehirde kendi şirketiniz varsa, onu Bodrum’a taşıyabilirsiniz tabii. Eski müşterilerinizle devam edebilirsiniz veya Bodrum’da biraz iş kovalarsınız; bu konuda kendinize güveniyorsanız lütfen 5 dk. bile durmayınız! ✈
Bodrum’da salaş bir balıkçı restoranı açma klişesi
İstanbul’da her 3. dubleden sonra mutlaka açılan muhabbete hoş geldiniz! Kendi adıma bu konuda zerre tecrübem olmadığı gibi, yıllarca “bence ajans kuralım!” diye söz konusu muhabbeti tıkayan insan oldum. Bu yüzden hevesinizle oynama hakkımı kendimde görmüyorum ama, burada konuşulanlara göre yeni bir mekan açıp onu popülerleştirme ihtimaliniz sıfırların altında. Öncelikle kiralar çok yüksekmiş, sonra aslen Bodrumlu olmayı ve çok çevreniz olmasını gerektirirmiş, ayrıca bunlar hep sezonluk işlermiş. Miş de miş. Bodrumlular, İstanbulluları sevmiyormuş ya, bazen cesaretimizi sınadıklarından şüpheleniyorum 😛 Dayanma gücünüz varsa bence gelin birlikte deneyelim, her türlü PR işinize talibim! 😇
O zaman bombayı patlatalım: AIRBNB
Bodrumlulara “Bodrum’da insanlar ne iş yapıyor?” diye sorarsanız, size bıyık altı bir gülümsemeyle “herkes emlakçı” diyecekler. Önce kendi evimi, sonra eşin dostunkini kiraya vereyim derken seneler sonra kendinizi elinizde bir emlakçı kartvizitiyle bulmak ister misiniz bilmiyorum ama, şimdilik internet jenerasyonu mensubu olmamızın avantajını kullanarak Airbnb işine girmeniz çok mantıklı aslında. Yaz sezonunda Bodrum’un cıstak kaosundan kaçıp, evini de tüm sezon kiralayarak kışı geçirmesine yetecek geliri elde eden gerçekten çok fazla insan var. 👍
Hobiden Para Kazanma Hali: El işleri
Bodrum’da herkes ama herkes bir şeyler boyuyor. 💜 Bodrum’a taşındığım gibi, o kadar çok ‘hobisine zaman ayırma lüksü’ olan insanla, bir o kadar çok kursla ve kermesle karşılaştım ki, keşke resme sanata sepete yeteneğim olsa sendromlarına girdim. Biraz bile eğiliminiz varsa, Bodrum’a taşındığınızda ilk iş bir odanızı minik bir atölyeye çevirin derim. Önce etraftaki handmade mağazalarıyla anlaşırsınız, belki günün birinde kendi küçük tezgahınızı açarsınız. İşi o kadar büyütmek istemiyorsanız da internet diye bir şey var, bildiniz mi? Çözüm Etsy!
Bildiğin şeyi değerlendirmek: Özel ders vermek
İstanbul’da özel ders vermek üzerine kocaman bir kariyer kurmuş olan, isim yapan, biz maaşlı ölümlülerden çok daha büyük paralar kazanan bir sürü insan tanıyorum. Bodrum’da o kadar ileri gitmeniz sanırım mümkün değil ama eğer bir uzmanlık alanınız varsa amatörce de olsa öğretmenliğe soyunarak ek gelir elde edebilirsiniz. Özel ders denince aklınıza gelen matematik-kimya-fizik olmasın. 😝 Yabancı dilinizden tutun da; mesleki birikimleriniz, veya demin bahsettiğimiz sanatçı kişiliğiniz hep ufak gelirlere dönüştürebileceğiniz şeyler. Bu işi kotarabilirseniz küçük yerde şanınız hemen yürüyeceğinden çok daha hızlı yol alabilirsiniz. ☺ İstanbul’dayken tek tük İspanyolca dersleri veren bir arkadaşım burada bir dil okulunda freelance olarak çalışmaya başladı. Bodrum’da yaşayan çok fazla yabancı olduğundan onlara Türkçe dersi vermek de değerlendirilebilecek bir alternatif.
Bir ilham verici hikaye daha: Mimarlıktan dalgıçlığa!
Bodrum’da tanıştığım, yine İstanbullu bir arkadaşımın hikayesi ise oldukça ilham verici. Asıl mesleği olan mimarlıkla bir türlü barışamamış. Artık tamamen umudu kesip Bodrum’a taşındığında ise, tatilden tatile geliştirdiği hobisi olan dalgıçlığa bir meslek olarak baş koymuş. Geçtiğimiz yaz boyunca teknedeydi; hem eğitimine devam ediyordu, hem de başlangıç seviyesinde dersler vermeye başlamıştı. Son görüştüğümüzde geldiği nokta artık dalışa bir kariyer olarak bakıyor olması ve yurt dışında da çalışabilmek için ek eğitimleri kovalaması. İlham verici hikayemizin kahramanı Bodrum’a taşınmasaydı işinde ve dolayısıyla hayatında bu kadar marjinal bir değişiklik asla yapamayacaktı. 😊