Bodrum’da, özellikle de Bodrum’a yeni taşınanlar arasında, kışın belli başlı muhabbet konularının başını ısınma yöntemleri çekiyor. Bodrum’da doğalgazın olmaması, biz büyük şehir çocukları için Bodrum’daki ilk kışımızın en afallatan tarafı. Zamanla mevzuya alışsanız da (ikinci Bodrum kışınızı geçiriyor olsanız da) hala her hafta türlü türlü yeni yöntemler denenip, o hafta sonu rakı masasında hararetle tartışılıyor; ve muhabbetin sonu genelde “hayaller şömine romantizmi, gerçekler klima alerjisi” kıvamına bağlanıyor. Hal böyle olunca, evinde soba-şömine gibi tatlı ısınma yöntemlerine imkan olmayan çoğunluğun sohbetinden “size elektrik kaç gelmiş?” gündemi hiç eksilmiyor! 😋
“Ne kadar soğuk olabilir ki?” diye soranlar için önce Bodrum’da hava durumu ile başlayalım. Sanırım her sene, aralık sonu dolaylarında İstanbul’da başlayan kar havası, Bodrum’a da şu meşhur ayazını getiriyor. Böylece başlayan soğuklar, ocak-şubat civarlarında bol lodos, fırtına ve Bodrum’un çılgın sağanak yağmuru eşliğinde uzunca bir süre hüküm sürüyor. ⛈
Gerçekten de, Bodrum’da kış denince aralık-ocak-şubat aylarını biraz gözden çıkarmak gerekiyor. Tesadüfe bakın ki, çoğu kıdemli Bodrumlu da yılın bu dönemini büyük şehirlerdeki dostlarını ziyaret ederek geçiriyor. 😉 Bodrum’da kalanlar ise böyle zamanlarda evlerine kapanıyor; 3 günlük kış kampından sonra havanın açtığı o gün herkes kendini dışarı atıyor, sonra loop başa dönüyor. Bu yazı da yılın tam olarak bu döneminde yazılıyor… ☀️☔️
Kira kadar elektrik faturası ödeyenler kulübü
Geçtiğimiz hafta sonu, yeni elektrik faturası rekorumuzu ıslatmak için toplanmış bulunuyoruz. Hani elektrik çok gelince “kira kadar elektrik ödemek” diye bir espri yapılır ya (bu espri İstanbul’da da yapılır mıydı, Bodrum’a taşınınca mı içselleştirdim acaba 🤔🙄), bizden biri 1500 TL elektrik faturası ile kirasını da aşmayı başardı sonunda!
Haberi aldığımda, temel ısınma yöntemim kedim olmasına rağmen 300 TL’nin altına düşmeyen elektriğim için site yönetimiyle kapışmaya gitmek üzereydim. Masamızın tarifeyi 500 civarından açtığını öğrenince ise hemen “bize iyi geliyor yaa” kıvamına geldim. 😋 Şaka bir yana, Bodrum’da birçoğumuzun sıcak su için de, yemek yapmak için de elektriğin ocağına düştüğünü düşünürsek; bu faturaların eski hayatlarımızdaki doğalgaz+elektrik faturasına denk geldiği gibi bir hesapla ay sonunda kendimizi yatıştırabiliriz galiba. 🙄
Bahsettiğim rekortmen arkadaşlarımın geldiği durumda ise birkaç kritik nokta var. Birincisi, bu sıra Bodrum’da pek popüler olan, hesaplı diye lanse edilen ama pek de ısıtmayan (bizzat deneyip görmediğim için marka-isim vermek istemiyorum) bir ısıtıcıyı kullanıyorlar ve bu ısıtıcıdan alan arkadaşlarımın tamamı fenalardalar. Hava soğudukça soğuyup, izolasyonu olmayan sevgili evlerimiz bir türlü ısınmaz hale geldikçe, ısıtıcılarını gün boyu aralıksız yakmak durumunda kalıyorlar. Tabii gelen misafirlerini üzmeme çabalarının da bunda büyük etkisi var. 😇
Tam bu noktada, Bodrum’da ev arama sürecinde olanlar için iki minik uyarım var. Birincisi, “küçük ev iyidir” inanışı Bodrum’da kesinlikle daha da geçerli. Dubleks/alt-dubleks evlerde oturanlar ısınmakta oldukça zorlanıyorlar. İkincisi, elektrik faturasının kendi adınıza olmaması hadisesi. 1500 TL gibi bir şakayla karşılaştığınızda itiraz edebilmeniz için, elektriği üzerinize geçirmenizde sonsuz fayda var.
Kış gibi kış!
Gözünüzü yeterince korkuttuysam, biraz da Bodrum’un havasına, suyuna, elektrik faturalarına alıştıktan sonra olanlardan bahsedeyim. 🙃 İstanbul’da evlerimizde-ofiste tshirtlerle oturup, dışarı çıktığında yalpalayan bizler; Bodrum’da evlerimizde kalın kalın giyiniyoruz, büyüklerimizin “terliksiz gezme evladım” vecizesini nihayet dinliyoruz; kış gibi bir kış geçiriyoruz. Dışarı çıktığımızda klimayla ısıtılan bir kafeye gidersek bu kez o sıcaktan rahatsız olmaya, baş ağrısı çekmeye başlıyoruz. Kış gecelerinde masalarımızı kurmak için şömineli, sobalı mekanlara sığınıyoruz. Sobada kestane keyfine bayılıyor; sıcak şaraba dönüyoruz. 😇
Bodrum’a ilk taşındığımda, herkesin evine kapandığı yağışlı günlerin kışın en keyifli, en dinlendirici zamanları olduğunu anlatmışlardı. Sanırım o üç gün boyunca durmayan ve hayatı durduran yağmurlar, hepimize lazım ufak molalar. 💙☔ Kendi adıma, yeni yıldan bu yana hasta yatarak molayı uzattıkça uzatıyorum (evet İstanbul’a gittiğimden beri, doğru tahmin!). Bu yüzden de, bu bloga gelen “Bodrum’da ısınma büyük problemmiş, doğru mu?” mesajlarına daha da içten bir şekilde “hastanız varsa, yaşlı varsa, çocuk varsa, bence evet” şeklinde cevap veriyorum. Bodrum’un kışının, alışkanlıklarımızı göz önünde bulundurursak, çok da kolay olmadığını; ayrıca hep söylediğim gibi, Bodrum’un hiç de ucuz bir yer olmadığını bu vesileyle hatırlatmak istiyorum…
Bodrum’un bu kış dezavantajlarına rağmen en büyük artısı; yataktan gök gürültüsü ile fırladığınız, “sanki gök delindi” tabirinin hakkını veren yağmur şiddetine şaşkınlıkla baktığınız bazı gecelerin sabahlarında, sizi gerçek bir bahar havasının karşılaması. 😍 “Ve Bodrum’da kış yine 5 dakika sürdü!” cümlesi, geçen sene, Bodrum’da geçirdiğim ilk kış boyunca neredeyse her hafta tekrarladığım sloganımdı. 😊 Dün de birkaç günlük yağmur maratonundan sonra yine pırıl pırıl bir güneşe uyandığımız o gün oldu; o kadar ki akşam bizim rakı balkonunda mangal bile kuruldu! Şu hastalık peşimi bırakmadığı için bu ay es geçmek zorunda kalacağım ama, geçen sezon aralıkta, ocakta, şubatta, martta; anlayacağınız kış boyunca hep bu “piyango” gibi gördüğümüz günleri kollayıp denize girdik mutlaka. 🤗 Yani Bodrum’un kışında abartacak bir durum yok aslında; hatta her hava durumu bizim için bol bol fotoğraf paylaştığımız bir etkinlik gibi yaşanıyor burada… 😇
Elektrik faturalarımıza dönersek; rekortmen arkadaşlarım önümüzdeki sezon soba kurmaya kararlılar. 😊
Evet, Bodrum’da yaşayacaksanız size en uygun ısınma yöntemini bulana kadar biraz bocalayacaksınız, bazı günler pencereden baktığınızda bir korku filminin içinde olduğunuz hissine kapılacaksınız, fırtına şiddetini arttırıp elektriğiniz kesildiğinde sevgili büyük şehrinizi mumla arayacaksınız. Sanırım Bodrum’da yaşayacaksanız tüm bunları göze almalısınız.
Faturalar bir yana; Bodrum’a yerleşirken seçtiğiniz hayata İstanbul kafasıyla yaklaşırsanız, her şeyin astarı yüzünden pahalıya gelebilir aslında…